Salgın Yüzünden Yaşamını Kaybeden Sağlık Çalışanı Hakları Nedir?

Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs yüzünden toplumun her kesimi etkilenmeye devam ediyor. Özellikle salgının son zamanlarda artması ile salgınla mücadelede en önde yer alan sağlık çalışanları arasında da yaşamını kaybedenler bulunuyor. Bu durumda salgın meslek kazası sayılıp sayılmayacağı merak ediliyor.

Salgın Yüzünden Yaşamını Kaybeden Sağlık Çalışanları

Koronavirüs salgınının en çok etkilendiği kesimleri hekim ve diğer sağlık çalışanları oluşturuyor. Salgının ilk başladığı günden itibaren salgın ile doğrudan temas eden ve hastaların iyileşmeleri için mücadele veren sağlık çalışanları, bu yüzden virüs kaparak yaşamlarını da yitiriyorlar. Bu durumda işi – görevi yüzünden vefat eden sağlık çalışanlarının hakları ne olmaktadır, ölüme sebep olan virüs iş kazası ya da meslek hastalığı olarak değerlendirilmektedir midir?

Koronavirüs mücadelesi kapsamında yaşamını kaybeden sağlık çalışanı sayısı her geçen gün artış gösteriyor. Bu noktada ayrıca ölümlerin iş ile ilgili olup olmadığı da merak edilmektedir. Virüs yüzünden yaşamını yitiren sağlık çalışanlarının virüsü işyerlerinde yani hastanelerde kaptıkları tespit edilmesi halinde, eşine, çocuklarına ve anne ile babasına vazife malulü aylığı bağlanmaktadır. İşyeri yani hastanenin dışında virüsü kaptığı tespit edilirse bu durumda ise sağlık çalışanlarına da diğer kamu görevlilerinde olduğu gibi ölüm aylığının tahsis edilmesi için en az 1800 gün yani 5 yıl hizmet süresi şartı aranmaktadır. Beş yıl hizmeti olmayan sağlık çalışanlarının vefat etmeleri halinde ailelerine ölüm aylığı bağlanmamaktadır. Bunun yanında hastanede ya da iş ile ilgili olarak virüs kapması sonucunda vefat eden sağlık çalışanı, bir gün önce işe girmiş olsa dahi ailesine ölüm aylığı bağlanmaktadır. Ama vazife malulü olanlara tanınmış olan aylık ya da diğer haklardan yararlanmaları mümkün olmamaktadır.

Vefatın İş Tanımı ile İlgisi Gerekli

Kamu hastanelerinde çalışan sağlık çalışanları da memur sayıldıkları için işleri yüzünden vefat etmeleri halinde vazife malulü sayılmaktadırlar. Ancak vazife malulü sayılıp aylığın bağlanması için maluliyete neden olan durumun görevlerini icra ettikleri, mesai saatleri içinde meydana gelmesi gerekiyor. Kendi kurumlarının dışında başka bir kuruma ait olan yerlerde başka işleri yapmaları sırasında, bu yapmış oldukları işlerden ötürü vefatın olması ya da kurumların menfaatini korumak amacıyla iş yaparken o işten dolayı vefat olması halinde de vazife malulü aylığı bağlanmaktadır. Bu kapsamda vazife malulü olarak değerlendirilmesi için vefatın mutlaka işten kaynaklandığı tespit edilmelidir.

İspat Edilmesi Gerekiyor

Ancak virüs gibi bir sebepten vefat halinde virüsün nereden kapıldığını tespit etmek zor olabilmektedir. Bu durumda salgın hastanelerinde aktif olarak çalışan yani görev alan sağlık çalışanlarının ailelerinin, olası bir vefat halinde mağduriyet yaşamamaları için virüsün ilk kez nerede bulaştığına dair bilgileri bulunuyorsa, bunları ilk hastalık belirtisi ya da tanı ile beraber hastanın kayıtlarında belirtmeleri gerekmektedir. Epikriz raporunda da hasta öyküsü alınıyorken olası bulaşma yerlerine dair tüm bilgiler vefat eden kişinin yakınları tarafından açıklanmalıdır. Özellikle konuyla ilgili telefon görüşmesi, kayıtları ya da benzeri ifadeler bulunuyorsa bunlar da ibraz edilmelidir. Bu türden ayrıntılar vazife malulü aylığının bağlanmasında önemli rol oynayacaktır. Ayrıca vefat eden sağlık çalışanın da birlikte görev aldığı mesai arkadaşlarının da ifadeleri yine aylık bağlanmasında rol oynamaktadır.

Vazife malulü aylığı bağlanması konusunda en büyük sorun şimdiye kadar vefatın iş yüzünden olduğunun kanıtlanmasını içermektedir. Bu yüzden vefat eden sağlık çalışanın hem mesai arkadaşları hem de yakınları tarafından kendilerinde bulunan tüm bilgileri iletmeleri hayati öneme sahiptir. Aynı durum, virüs yüzünden daha ilerideki bir tarihte yaşamını kaybedecek sağlık çalışanları için de geçerli olacaktır.